4 Mart 2017 Cumartesi

Samos Adası'nın (Sisam) Tersaneleri: TARSANAS

Doğu Akdeniz'de antik çağlardan beri kullanılan geleneksel balıkçı teknesi olan Tirandil/Tırhandil adını  eski Yunanca'da  trekhantiri'den ("üçte bir") alır.  Bu teknelerin eni boyunun üçte biri kadardır. Oranları yüzyıllar boyunca hemen hemen hiç değişmeden kalabilmiş olan bir tekne türüdür. 


Tirandiller tümü ile nesilden nesile aktarılan birikim ile inşa edilmiş teknelerdir. 4 metre ile 25 metre arasında değişen farklı amaçlar için kullanılan bu kayıklar hiçbir alabora kaydına sahip olmayan etkileyici bir tarihe sahiptir. Araştırmacılar tekneyi istikrar, direnç ve denizcilik alanlarında incelerler. 
Samoslular tekne yapım sanatı ve teknikleri konularında ünlüydüler. Samos’un Pythagorion, Kokkari, Karlovasi, Marathokambos koyu, Aziz İzidoros ve adanın diğer yerlerinde kayıkların, yelkenli teknelerin yapıldığı tersaneler vardı.

 19.yy’da Samos tersaneleri Ege denizinin zor meteorolojik şartlarına kafa tutan sağlam tekneler yapmakla ünlüydüler. En önemli avantajları Samos’un  çamı bol reçineli olduğundan kolay işleniyor olmasıydı.


Samoslular'ın uzun tekne yapım geleneği 18.yüzyılda ünlü askeri ve ticari “birem” inşasına dayanıyordu ve bu gelenek Ege denizinde bir yüzyıl devam etti. Tekne yapım geleneği buharlı gemilerin şafağına kadar sürdü. Tersanelerdeki Tekne yapımı Samosluların üzüm, şarap, tütün ve deri ticaretinde kullanılarak adanın tüm ekonomik faaliyetine yardımcı oldu.

Samos tersaneleri artık mazide kaldılar. Ege Denizinde sadece iki tanesi, biri Karlovasi limanında ve en bilineni Aziz İsidoros koyunda faaliyetteler. İsidoros Koyunda pek çok küçük tekne imalatçı ve tamircisi işletme bağımsız olarak çalışıyor.
 Bugün bütün Psilopatis yöresinde ünlü yaşlı bir tersane balıkçı tırandilleri inşa ederek yaşayamaya çalışıyor. “Dayanmalıyız” diyor tersane sahibi. Geleneksel sanatın canlanması için son ahşap kabuklar Aziz İsidoros plajında umarsızca suya indirilmeyi bekliyor



Geleneksel tersanelerin sanatı   

Bir tersane kendine özgü kodlamaları ve dili olan mekânlardı. 60lı yıllarda Samos’un ekonomik yaşamında önemli bir yere sahiptiler.
Büyük bir sorumluluk ile özdeşleşen tersanelerde çalışan kendi kendini eğitmiş zanaatkarlar   inşa ettikleri teknelerin deniz tarafından sınanacağını bilerek  çokça bâtıl inanca sahiptiler .
Tekne omurgası kurulurken gölgede çalışmak uğursuzluk kabul edilir ille de yüzü güneşe dönük çalışırlardı.
 Tersanede çalışma zor ve ağır şartlarda el işçiliği ile yapılırdı. Büyük sayılabilecek tersanelerde pek çok meslek erbabı da vardı. Oduncular, eşek ile yük taşıyanlar, armatörler, kaptanlar, balıkçılar, kayıkçılar, kalfalar (Kalfas) ve tüccarlar.

Tekneler genel olarak inşaatına başlayan iki usta ve iki gemici tarafından bitirilirdi.   
Samos tersaneleri karavaskaralar, varkalades ve trol tekneleri yanı sıra çokça tırandil üretirlerdi. Büyük savaştan sonraki on yılda büyük tonajlı ahşap tekne yapımı azalmaya başladı. 1960 lı yıllarda tersaneler balıkçı tırandilleri, şalopalar ve teknelere servis botları yaparak yaşıyorlardı. Ahşap tekne tersanelerinin zaferi 1970li yıllara kadar sürdü.

Bitmiş bir teknenin denize atılması tersane için gerçek bir kutlamaydı. “Gktimata” denen suya indirme seremonisi ilahilerle ve teknenin kutsanması ile başlar müzik ve danslar ile devam ederdi. Tersane sahibi “Laçka”- “Vira” – “Neta”ve “Aganta”  komutlarını verir, “Yisa” ve “Karga” nihayet “dose dano” ve “mayna” – “varda” ile devam ederdi. Son komutu ise “fora volta” sedalanırdı.

 

Halatlar bırakılır ve tekne sefere hazır olarak suya inmiş olurdu.
 Suya inen tekne feleklerinden  garip bir çatırdı geldiğinde denizciler  teknenin, tersane sahibine, görevlerini tamamlamak için  ses verdiğine inanırlardı. 


Samos’un her biri kendine özgü zanaatkârlarının sayısız tersanesinden sayısız tekne denize kavuştu. Lütuf, tutku ve sanatsal duyarlılık vardı.  Yapımcısı her ne kadar eğitim almamış olsa da onun hassas yaratıcılığını taşıyordu.










Samos'un "Tarsanas"larını yerinde keşfetmek mümkün mü?
Yukarıda sıralamaya çalıştığım bilgiler ışığında Samos Adası'nın tersane köylerini yerinde keşfetmek isterseniz, benim rehberliğimde düzenlenen turlara katılabilirsiniz. Sınırlı sayıda katılımcılar için düzenlediğim bu butik turları gruplardan gelen talep doğrultusunda ister hafta içi ister hafta sonunda planlayabiliriz.   Bu turlarımız Kuşadası çıkışlıdır. Ancak, özel talepler doğrultusunda, Seferihisar çıkışlı olarak da düzenlenebilir. Konuya ilişkin ayrıntılı bilgi için bana e-mail atabilirsiniz: 








2 Mart 2017 Perşembe

Samos Eupalinos Tüneli



2.600 YILLIK BİR MÜHENDİSLİK HARİKASI: EUPALİNOS TÜNELİ / SAMOS


Milattan önce, 535-525 yıllarında Samos Adası’ndayız…

Günümüzde Kuşadası çıkışlı feribotlar ile 50 dakikada ulaşılan Ada’nın o dönemdeki başkenti , Dilek Yarımadası’nın karşısındaki Tigani. Kelime, Yunanca halk dilinde, “Tava” anlamına geliyor. Kentin kurulduğu körfezin formundan kaynaklanan bir isimlendirme…

O çağlarda yaygın olan bir askerî uygulama, kuşatılan şehrin içme suyunu keserek teslim olmaya zorlamak…
Tigani’yi yöneten meşhur tiran Polycrates, olası bir kuşatmanın bu şekilde sonuçlanmaması için çözüm arayışları çerçevesinde,  Atina yakınlarındaki Megara’dan mühendis Eupalinos’u davet ediyor. 

Eupalinos araziyi incelemekle işe başlıyor:  Kastro Dağı’nda, bugünkü Mytilini kenti yakınlarındaki Agiades kaynağından  deniz kenarına doğru uzanan arazi kireç taşından oluşuyor. Bu arazide, deniz seviyesinden 225 metre yükseklikteki tepeyi aşacak şekilde  yaklaşık bir kilometrelik kanal açılması gerekiyor. Ancak kanalın açık havada olması ya da suyun, genelde olduğu gibi, künklerle nakli askerî savunma amaçlı bir çözüm değil.
Bu parametreler ışığında projesini oluşturan Eupalinos, biri kaynağın bulunduğu kuzeyden, diğeri de güneyde kentin bulunduğu noktadan  başlamak üzere iki koldan, kireç taşından oluşan topografyada  tünel kazmaya başlıyor. 

Teknik ayrıntıları, sıkıcı olmamak için geçiyorum: On yıl süren şantiyede esirler çalıştırılıyor. Hatta bu esirler arasında Midilli’den getirilen lezbieyenler de var. Kullanılan aletler gürz, keski ve küfeler. Molozları dışarı çıkartmak ve havalandırma amacıyla, düzenli olarak kuyuları açılıyor (Bu kuyuların benzerlerini Kuşadası yakınlarında, antik Efes su yolları üzerinde, Arvalya mevkiindede  görebilirsiniz). 10 yıl süren çalışmaların sonucunda aşağıdan ve yukarıdan gelen tüneller, planlandığı gibi, yolun yarısında  birleşiyor.  Eupalinos bu birleşmeyi nasıl hesapladığına ilişkin sırları kendisiyle birlikte götürüyor. Yaklaşık 225 yıl boyunca çözülemeyen bu sırra ilişkin bilimsel açıklama, sonunda,  yine bir Yunanlı olan matematikçi ve geometrici Euclides’ten geliyor. 

Bin yıl süreyle kullanılan tünelin genişliği ve yüksekliği aynı boyutlarda: 1,80m. Uzunluğu ise bin36 metre.
Tünelden daha sonraki yüzyıllarda  ilk söz eden, Fransız botanikçi Tournefort. 1703’te Tigani’ye gelen Tournefort, varlığını antik çağ yazarlarından bildiği tünelin sadece iki metrelik bölümüne girilebildiğini, devamının çökme neticesinde kapalı olduğunu yazıyor. Tünelin bir uçtan diğerine temizlenerek ortaya çıkartılması 1882-84 yıllarında gerçekleştiriliyor. 

1992’de UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınan Eupalinos Tüneli günümüzde Samos’a gelen turistlerin en çok ziyaret ettikleri yerlerin ilk sıralarında yer alıyor.

Pekiyi, Tigani kenti nerede?

Antik çağlardan beri Tigani adıyla bilinen şehrin adı 1955’te, belediye meclisi kararıyla Pythagorion olarak değiştirildi çünkü, Sümerlerden beri bilinen ve kullanılan “Bir dik üçgende kenarların karelerinin toplamı hipotenüs’ün karesine eşittir” kuramını matematiksel olarak kanıtlayan ilk matematikçi Pythagoras bu kentte doğmuştu. Bu arada; Tiran Polycrates ‘in çağdaşı olan Pythagoras’ın tiranlıkla yönetilmeyi kabullenmektense Ada’yı terk ettiğini de  belirtmek gerekir.     
Yaz aylarında Kuşadası çıkışlı Samos turlarımdan birinde size de bu güzel adanın doğal ve kültürel zenginliklerini tanıtmak dileğiyle sevgi ve saygılarımı sunarım.

Rehber Ali Karapınar

Not: Dünyada iki uçtan başlayarak kazılan ve ortada birleşen ilk tünel,  Kudüs’teki Kral Ézéchias (Hezekiya, Hizkiya. Hükümdarlığı: MÖ 715 ile MÖ 686) Tünelidir. Bu tünel M.Ö 700 yılına tarihlenir. Ne var ki, Eupalinos Tüneli’nin aksine, çok sayıda yanlış yönde kazı izleri taşır. Arkeologlar, 300 metre uzunluğunda bir engeli aşmak için 450 metrelik bir güzergâh oluşturulmasını, yanlış hesaplamalardan kaynaklanan başarısız kazılardan sonra  tünelin yeraltı sularının doğal yatağı boyunca kazılmış olmasına bağlıyorlar.   
Bu tünele ilişkin bir yazıt İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde sergilenmekte. İsrail’liler, kendi tarihleri için çok önemli olan bu fragmanı düzenli aralıklarla T.C’den istemekteler. Son olarak da yazıt karşılığında iki fil teklif etmeleriyle gündeme geldiler. İlginizi çekerse bu konudaki haberin linki: http://www.arkeolojikhaber.com/haber-israil-siloa-yazitini-sakayla-karisik-yine-istedi-2623/